19 Mart 2012 Pazartesi
Ey Şanlı İstanbul
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul !
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul !
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Boğaz'dan İstanbul'a akan vapurları ve Kanlıca'dan Üsküdar'a yol alan kayıkları, bir saray teşrifatçısı edasıyla ve terbiyesiyle selamladığım o bankta, Yahya Kemal'in İstanbul için yazdığı mısralar yankılanıyordu.Yorgun düşmüş lodosun cılız davetine nazlı hışırtılarla karşılık veren çam ağaçları, 65-70 yaşlarındaki yaşlı bir adamın gür sesinde söze bürünen mısralarla kucaklaştığında, seyrine doyum olmaz o İstanbul manzarasına, ruhu dinlendiren nağmeler eşlik ediyordu.Gözünü sevdiğim İstanbul'u..Sen her şeyinle, her yerinle bir başkasın ve tarih kokuyorsun, o güzelim manzaran insanın içine bambaşka bir huzur veriyor ; saysam bitmez, anlatsam yetmez.En iyisi başladığımız satırlar hiç bitmesin, İSTANBULsuz bir saatim bile geçmesin..
Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
Ve biliyorum ki aziz İstanbul ; sen Fatih Sultan Mehmet Han'ın Konstantin'i fethettiği yaştasın..
Sevilenler
-
Anılarım depreşti aklıma geldin yine.. Meyhanede içiyorum kafam bozuk yine.. Sensizliği nasıl atarım içimde...
-
Henüz yeni başlıyordu benim için muhabbet, meyhaneden içeri girdiğimde gözüme ilk çarpan şey saat oldu, başköşedeki geçmişten kalan antika ...
-
Çevrende herkes şaşırsa, bunu da senden bilse, sen aklı başında kalabilirsen eğer, herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer...