19 Haziran 2012 Salı

Ayrılık

                                                                               
Hani bazen söze nasıl gireceğini bilemezsin, saatlerce düşünürsün ; aslında ne düşündüğünü dahi bilmezsin, sadece düşünürsün. En sonunda düşündüklerinin aksine aklına ilk gelen cümleyle girersin söze. İşte ayrılıkta böyledir.. İlklerde bir şeyler hissedersin kalbinin tam ortasında ; ancak bir türlü anlayamazsın, tarif edemezsin.. Önemsiz bir şey der geçersin, bir saniye bile düşünmeden. Lakin o tarif edemediğin, anlamını yitirmiş hissiyat ; ayrılığın ta kendisidir.. Tabi sen bunu anlamazsın, çünkü henüz her şeyin başıdır daha yaşanacak çok şey vardır hayatında.. Sonralar da buna benzer birçok şey daha düşünürsün, yaşarsın. Yaşadıkların sana günden güne öğretir aslında en sonda ne olacağını. Ama sen hiçbir zaman düşünmezsin, düşünmek istemezsin işin sonunu, en kötüsünü. Günler günleri, geceler ise geceleri kovalar ve o gün o saat yani o an gelmiştir ayrılık diye tabir edilen illet. Ne olduğunu anlamazsın bir anda dünyan başına yıkılır, çaresizlikler içinde ne yapacağını düşünmeye çalışırsın. O anın şokuyla hiçbir şey söylemezsin karşındakine, söylersin de ; söylediklerin sadece saçmalıktan ibaret. Hem ne söyleyeceksin ki ? Mantıklı bir şey söylesen, adam akıllı bir şeyler söylesen verdiği karardan döner mi ? Dönecek olsa böyle bir şeyi düşünür mü ki ? Sen bunları düşünürken, o günden sonra kaç dakika kaç saat kaç gün geçmiştir Allah bilir. Tabi sen bunu anlamazsın, artık senin için zaman diye bir kavram yoktur hayatında. İsterse bir ömür geçsin, o an yaşadığın şeyler her zaman aklında kalır. Sen böyle yaşamaya devam edersin tıpkı bir ölü gibi.. Tabi buna yaşamak denirse.. 

Sevilenler