22 Ağustos 2012 Çarşamba
Hayat tıpkı bir film..
Nasıl geçtiğini anlamadığım şu monoton hayatımda, birçok şeyi geride bıraktım. Hüzünler, dertler, kederler ; sevinçler, mutluluklar ; insanlar, olaylar ve daha niceleri.. Aslında geride bırakılan her şey yepyeni bir hayatın başlangıcı.. Geçmişte yaşamak birçok acının tekrarı, birçok derdin fragmanı. Anlayacağınız her geçen gün yeni bir diriliş. Klasik sahnelerin tekrar tekrar oynandığı bir film gibi hayat. Yalnız geçen günlerde ne arayan var ne soran, her geçen gün bataklığa adım adım giden bir yol.. Yanımda 3-4 bira denizin hafif huzur veren sesi, bunlara eşlik eden şarkılar ve biranın yanında meze niyetine çekilen dertler. Her gecenin sabahında doğan güneşin seni yakıp kavuran etkisi, birde üstüne onca sıkıntı. Düşünmek sana en zor gelen işlerin başında, neyi düşünürsen düşün sonunda vardığın nokta hep aynı ; bütün yaşanmışlıkların başkenti. Her kelime bir dert yanma, her hece bir küfür, her harf bir isyan.. Yaşadıkların sadece seni etkiliyor, çevrendekilerin umrunda mı ? Zaten kimse yok dört beş kişiden başka ne çevresi ne umru ; yalnızlığın gişe rekorları kırdığı bir zamandasın. Bir adım bir işaret, seni bu durumdan kurtaracak tek bir şey, ne olduğunun önemi yok. Tam yakaladım ; kurtuldum bu eziyetten derken ; güneşin batışı bir akşamı daha başlatıyor. Bıktın artık yaşamaktan, aynı senaryoyu her gün oynamaktan ve yoruldun sahte rollere soyunmaktan.. Dediğim gibi işte ; klasik sahneler, gişe rekorları kıran durumlar ve yaşanması güç olan senaryolar ; hayat tıpkı bir film..
Sevilenler
-
Anılarım depreşti aklıma geldin yine.. Meyhanede içiyorum kafam bozuk yine.. Sensizliği nasıl atarım içimde...
-
Henüz yeni başlıyordu benim için muhabbet, meyhaneden içeri girdiğimde gözüme ilk çarpan şey saat oldu, başköşedeki geçmişten kalan antika ...
-
Çevrende herkes şaşırsa, bunu da senden bilse, sen aklı başında kalabilirsen eğer, herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer...